İletişimci Burak Toraman ile Dijital Çağda Dezenformasyon Üzerine Söyleşi

HomeRÖPORTAJLAR

İletişimci Burak Toraman ile Dijital Çağda Dezenformasyon Üzerine Söyleşi

Dijital medya çağında dezenformasyonun bu kadar yaygın hale gelmesinin en büyük sebebi sizce nedir?

Burak TORAMAN: En temel sebebi içeriğin denetimsiz bir şekilde ve bir yere bağlı olmadan seri olarak üretilmesi olabilir. Yetişilemeyecek kadar hızlı artan bir üretim var. Tabii bununla birlikte en etkin konum da etkileşim oldu. Karşılıklı tepki verme sürecine girdiğimizden bu yana beğenilme, gündem oluşturma, paylaşılma istediği bu ister haz olarak olsun ister kâr amaçlı olsun, işi daha da cazip hale getirdi.

Bu noktada sosyal medya platformlarının rolü nedir? Sizce dezenformasyonun yayılmasında sorumlulukları var mı, yoksa bu tamamen bireylerin içerik tüketme ve paylaşma alışkanlıklarına mı bağlı?

Burak TORAMAN: Bireylerin tüketme ve paylaşma alışkanlıkları önemli bir yer kaplıyor. İşin temeli bu olsa da sosyal medya platformlarının rolü yadsınamaz. Oluşturdukları teyit düzenleri yer yer belirli konularda sonuç verse de hala zayıf olduğu görülmekte. Ayrıca ideolojik bir yapıları olduğunu da unutmamak lazım.

Sosyal medya platformlarının ideolojik yapılarından bahsettiniz. Algoritmaların ve platform politikalarının belirli görüşleri öne çıkarıp diğerlerini bastırdığına dair birçok tartışma var. Sizce bu, dijital medyanın tarafsızlığını tamamen kaybettiğini mi gösteriyor? Yoksa hala denge sağlanabilir mi?

Burak TORAMAN: Dijital medya platformlarının ideolojik yanlılığı olduğu belirgin. Tarafsızlık konusunun mümkün olması kolay değil açıkcası. Dünya üzerindeki bütün görüşlere tarafsız olmak bazı görüşlere taraflı olmak anlamına gelebilir. Bu nedenle bu her ne kadar zor olsa da yine de mümkün olan en demokratik hal ile bu platformlar varlığını sürdürmeli. Dünyanın bugünkü siyasal iklimine baktığımızda gelecekte de pek mümkün gözükmüyor.

Peki, dezenformasyona karşı bireylerin ve toplumların alabileceği en etkili önlemler neler? Dijital medya okuryazarlığı bu noktada yeterli mi, yoksa daha kapsamlı politikalar mı gerekiyor?

Burak TORAMAN: Dijital medya okuryazarlığı uzun vadede önemli bir etki sağlayacaktır. Öte yandan dezenformasyonla tamamen mücadele etmek mümkün değil gibi duruyor. Bir yalan haber ortaya atıldığında siz onu teyit edinceye kadar o yalan haber dünya etrafında 10 tur atıyor desek farkı sanırım iyi anlatabiliriz.

Bu durumda devletlerin ve uluslararası kuruluşların dezenformasyonla mücadelede nasıl bir rol oynaması gerektiğini düşünüyorsunuz? Daha sıkı denetimler ve yasalar mı devreye girmeli, yoksa bu ifade özgürlüğüne zarar verme riski taşır mı?

Burak TORAMAN: Devletler ve uluslararası örgütlerin bu konudaki atacağı adımlar özgürlüğü kısıtlayıcı olabilir. Sivil toplum kuruluşları ve önemli üniversitelerin katkılarıyla oluşturulacak düşünce havuzundan bir şeyler çıkarılabilir. Denetimler olmalı fakat bunun çizgileri önemli.

Sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin katkı sağlayabileceğini söylediniz. Peki, medya kuruluşları ve gazeteciler dezenformasyonla mücadelede nasıl bir sorumluluk üstlenmeli? Günümüzde gazeteciliğin bu mücadeledeki rolünü yeterli buluyor musunuz?

Burak TORAMAN: Gazetecilik bu konudaki en önemli yer. Künyesi olmayan haberlere itibar etmemek gerekiyor. Bu nedenle de gazetecililer ve medya kuruluşları önemli bir noktada. Hala bir haberin doğru olup olmadığını ana akım medya kuruluşlarına bakıp karar veriyoruz genellikle.

Ancak günümüzde ana akım medya da zaman zaman dezenformasyonun bir parçası olabiliyor. Hatta bazı medya organları siyasi ya da ekonomik çıkarlar doğrultusunda manipülatif haberler yapabiliyor. Bu durumda halkın güvenilir bilgiye ulaşması için nasıl bir yöntem izlemesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

Burak TORAMAN: Tabii ki hepsi kendi ideolojisine ve sahiplik yapısına göre haberi eğip bükebiliyor. Birden farklı kaynaklardan haberi almak gerekir. Özellikle farklı ideolojik ve sahiplik yapısına sahip medya kuruluşlarının haberlerini karşılaştırarak okumak gerekli.

Yani medya okuryazarlığının sadece dijital dünyayı anlamaktan ibaret olmadığını, aynı zamanda haber kaynaklarını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmek gerektiğini söylüyorsunuz. Peki, sizce günümüzde bu eleştirel okuma becerisi toplumda yeterince gelişmiş mi? Yoksa hala tek bir kaynaktan bilgi alıp ona körü körüne inanma eğilimi mi baskın?

Burak TORAMAN: Ne yazık ki hala taraflı bir bakış açısına sahibiz. Bizden olanlar ve olmayanlar, bizden olanların haberleri ve bizden olmayanların haberleri… Eleştirel bakışasına sahip olmadığımızı düşünüyorum. Daha doğrusu büyük çoğunluğun olmadığını düşünüyorum.

Yanıtlarınız için şahsım ve Sanal Psikoloji okurları adına çok teşekkür ediyorum.

Röportaj: Suzan Zeki

Yorumlar

WORDPRESS: 0
DISQUS: